Ayrıca tüm ayları anımsamak için bir numarası da vardı. | He also had this trick for remembering all the months of the year. |
Belki de güven duymanın nasıl bir şey olduğunu anımsamak istemişimdir. | Or maybe I thought I'd see if I remember what trust feels like. |
Ben kendiminkini anımsamak için her yolu denedim. | I've tried everything to remember mine. |
Bugün Ed Paskowitz'in hayatını anımsamak için bulunuyoruz ağırbaşlı, nezaketli ve saygılı bir hayat yaşadı. | And so today... we are going to remember the life of Ed Paskowitz, who lived his life with dignity and kindness and respect. |
Eminim anımsayacaksın, gerçekten anımsamak zorunda kaldığında. | I am sure you'll remember it when you really have to. |
Anımsamıyorum, yüzleri daha iyi anımsarım. | I don't remember.I'm better with faces. |
Ben kapıcıyım, yüzleri anımsarım, benim işim bu. | I'm a doorman, I remember faces. That's my job. |
Hâlâ giriş müziğini anımsarım. | I still remember its intro music. |
Sık sık küçüklüğümü anımsarım. | I often remember being a boy. |
Zamanı, yeri ve kızı hep anımsarım. | I always remember the time, the place and the girl. |
"Sana sözünü ettiğim Ronald Marsh'ı anımsarsın". | "You remember the Ronald Marsh I told you about." |
"İki Yönlü Tuzak", anımsarsın. | 'Return', you remember. |
- Melody'i anımsarsın. | - You remember melody. |
Aa, Lola'nın kucak dansını anımsarsın? | Well, you remember Lola's little hot tub party? |
Aramızdaki o özel şeyi anımsarsın. | You'll remember our special connection. |
Bir şeyler eklemek istediğini anımsar. | Now he remembers he wants to add something else. |
Genç ya da yaşlı herkes yılbaşının onların hayatındaki yerini anımsar Tutku, neşe, sevgi | Everyone both young and old remembers the magic that Christmas brought into their lives- the anticipation, the love, the joy. |
Umarım beni anımsar. | I hope he remembers me. |
Yıllar sonra anılarında, ilk sıradaki konukları anımsar. | Years later, she remembers in her memoirs the guests of the first row. |
"Mısırlılar'ın zincire vurduğu İsrailoğulları'nın feryatlarını işitip verdiğim sözü anımsadım." | "Now, I have heard the groaning of the Israelites "whom the Egyptians hold in slavery, "and I have remembered my promise. |
"çünkü Bernard Butler'ın beni yakalama sözünü anımsadım. | "because I remembered Bernard Butler's promise to get me. |
- Birden daha kötü bir şeyi anımsadım. | l just remembered something much worse! What? |
Ama yoldaşın eski sözlerini anımsadım: | But I remembered the old words of the comrades: |
Aman Tanrı'm anımsadım. | Thank goodness I remembered. |