Bu altında kalmak gerekir olduğunu. | It's need to stay under. |
Hayır, ben battanıyenin altında kalmak istiyorum. | No, I want to stay under the blanket. |
Sen Langley'e gittikten sonra, yaklaşık bir ay kaldı ama radarın altında kalmak için idare etti. | He arrived about a month after you went to Langley, but he's managed to stay under the radar. |
Yani nihayetinde geçecek ama vergi eşiğinin altında kalmak için ufak artışlar şeklinde alıyorum. | I mean, eventually, but stepped out in smaller increments to stay under that top tax threshold. |
Su altında olan, su altında kalır. | What happens underwater stays underwater. |