Belki de eski aşkı yeniden alevlendirmek içindir. | Perhaps to rekindle an old flame. |
Bir süredir düşünüyordum ve bence bir şeyleri alevlendirmek için iyi bir zaman değil. | I've just been thinking, and... I just don't feel like it's the right time for us to rekindle things. |
Evliliğimizi yeniden alevlendirmek istedim. | I am trying to... rekindle our marriage. |
Galiba yaşama sevincini alevlendirmek istiyordu. | I believe she am looking to rekindle her passion for life. |
Geçmişlerini yeniden alevlendirmek üzereler gibi görünüyorlar. | Looks like they're about to rekindle their past. |