Cooljugator Logo Get a Turkish Tutor

açıklamak

to explain

Looking for learning resources? Study with our courses! Get a full Turkish course →

Conjugation of açıklamak

Ben
Sen
O
Present tense
açıklarım
I explain
açıklarsın
you explain
açıklar
he/she/it explains
Past tense
açıkladım
I explained
-
-
Future tense
açıklayacağım
I will explain
-
-
Present continuous tense
açıklıyorum
I am explaining
-
-

Examples of açıklamak

"Bazen hikayeyi ilerletip size açıklamak için bir şarkı kullanırız."

♪ Sometimes we use a song to move a story along ♪ ♪ and explain it to you whoo!

"Ben bir sanatçıyım, açıklamak zorunda değilim."

"I'm an artist, I don't need to explain".

"Blink" bölümü, hiç Doctor Who izlememiş birine diziyi neden sevdiğinizi açıklamak için izlettiğiniz bölüm.

"Blink" is the episode of "Doctor Who" that you show people who've never seen "Doctor Who," to explain why you like it.

"Bu basit bir şey değildi, ayrıca açıklamak ta kolay değildi."

"It's not simple, nor is it an easy matter to explain.

"Neler olduğunu açıklamak isterdim..."

"I would have liked to explain what happened

"Daha sonra açıklarım."

"I'll explain it to you later.

"Döndüğümde herşeyi açıklarım

"I'll explain everything when I get back.

# Sana bunu nasıl açıklarım?

"How do I explain to you?"

- Arabada açıklarım.

- I'll explain in the car. Hurry.

- Açıklamamı istersen açıklarım.

- If you want me to explain, I will.

- Annesine açıklarsın artık. - Anladık.

- You explain that to his mommy.

- Askerlerin varlığını başka nasıl açıklarsın?

Well, how else do you explain the military presence?

- Açıklayabilirim. Sonra açıklarsın.

I can explain.

- Belki böylece neler olup bittiğini açıklarsın? Tamam mı? - Tabii.

Well, why don't we show the footage and maybe explain what's going on here, okay?

- Bence sen daha iyi açıklarsın.

I think you better explain. - I'm sorry.

"Hücresel hafıza", tüm canlı dokuların hatırlama yeteneklerinin olduğu teorisidir. "Hücresel hafıza", verici dokusundaki enerji ve bilginin alıcıya, bilinçli veya bilinçsiz olarak, nasıl transfer edildiğini açıklar.

Cellular memory, based on the theory that all living tissues have the capacity to remember cellular memory explains how energy and information from a donor's tissue can transfer consciously or unconsciously to the recipient.

"Katılım hükmü açıklar," der Aristo.

Participation explains predication. Aristotle. Right.

# Bu da sebebini açıklar

♪ Which explains why

- ...bu Glassman'la olan tartışmasını açıklar.

That explains why glassman and he fought.

- Belki bu cinayeti açıklar.

Maybe that explains the murder.

"Kapa çeneni" diye açıkladım.

"Shut up," I explained.

- Anne sana açıkladım!

- Mom, I explained. - I understand

- Birinci sınıf bir bilet almanız... - Bunu açıkladım zaten.

- you purchased a first-cass ticket-- - l explained that.

- Bunu açıkladım.

- I already explained that

"Lütfen telaşımı bağışla. Görüştüğümüzde sana açıklayacağım."

'Please forgive my haste, I will explain when I see you.

"Sana bunu açıklayacağım"

"I will explain it to you.

- "Sana her şeyi sonra açıklayacağım".

- "I will explain it all to you later"

- Biliyor musunuz döndüğüm zaman her şeyi açıklayacağım.

- Nachos? - You know what? I will explain everything when I get back.

- Bunu Nasta'ya açıklayacağım.

- I will explain this to Nasta.

Kocan, torunumu kendi kültürü ile yetiştirmenin niye yanlış olduğunu soruyor ben de açıklıyorum ve yanlış olan şeyin onun kültürünün, dünyaya nefret ve şiddetten başka şey getirmediğini söylüyorum.

Your husband wants to know what's wrong with raising my grandson with his culture, and I was explaining that what's wrong is that his culture's brought nothing but hatred and violence into this world.

Nasıl çalıştığını açıklıyorum.

I was explaining how it works.