Get a Turkish Tutor
to kneel
- Mayının üstüne diz çökmek tehlike arz edebilir.
- Could be dangerous kneeling on a land mine.
Annemle babamı Rahl'ın önünde diz çökmek için mi öldürdün?
You murdered my mother and father, all so you could kneel before Rahl.
Ayakta mı durmak istersin diz çökmek mi?
Would you like to stand or kneel?
Ben, diz çökmek ve teşekkür etmek?
Now get on your knees, and thank me! Me, kneel and thank you?
Beyhude çabalarla diz çökmek niye, Brütüs?
Doth not Brutus bootless kneel?
Ben sadece Tanrı'ya diz çökerim.
I kneel only to God.
Ben sadece kralımın önünde diz çökerim.
- I kneel before my king.
Ben sadece kralın önünde diz çökerim.
I'll only kneel before him.
Diz çökmem gerekirse, çökerim!
If I have to kneel, then I will!
Dişlerimi fırçalarım yıkanırım yatağın önünde diz çökerim.
And I clean my teeth... wash... kneel by the bed.
(Dizlerinin üzerine çöker ve ayaklarını öper.)
And he kneels and kisses her foot.
-Ama annem hep diz çöker.
- Mam always kneels.
-Evet, herkes küvetin etrafında dizlerinin üstüne çöker ve elma yakalamaya çalışırdı
Yeah, that's where everybody kneels around a tub and bobs for the apples.
Ancak, İmparatoriçe, İmparatorun önünde diz çöker tıpkı kocasının önündeki bir kadın gibi.
But the Empress kneels to the Emperor as a wife to her husband
Atalarımızın adetlerine göre, İmparator dul İmparatoriçe önünde diz çöker, annesinin önündeki bir oğul gibi.
According to our ancestral customs the Emperor kneels to the Empress Dowager as a son to his mother
Caddeden aşağı koştum, dizlerimin üstüne çöktüm, dizimin üstüne aldım onu, dudaklarının biraz oynadığını görüyordum, konuşmak istedim, "Hadi, Steven, iyisin?"
I ran down the street, knelt down on my knees, and put him on my lap, and I was just seeing his lips moving a bit, and l want to talk, so I'm, like, "Come on, Steven, you all right?"
Cesedinin yanında diz çöktüm ve ağladım.
I knelt by his body and I wept.
Diz çöktüm ve onu sım sıkı kendime çektim.
" I knelt and pressed her tight against me
Soğuk cesedinin önünde diz çöktüm ve eski sözleri mırıldandım.
I knelt beside his cold body and said the old words.
Ölüm döşeği önünde diz çöktüm.
I knelt by the bed of death.
Efendim! Ben, öksüz Nodar Zalikashvili sizin sadık hizmetkarınız, önünüzde diz çöküyorum.
My lord, I, Nodar Zalikashvili, an orphan and your loyal servant, am kneeling before you.
Senin önünde diz çöküyor değilim tüm insanlığın acılarının önünde diz çöküyorum.
I am not kneeling to you. I am kneeling to all human suffering.
Önünde diz çöküyorum.
I am kneeling before you.