Benimkilerle başla, ısınmak için. | Start with mine, just to get warmed up. |
Biraz ısınmak istedi sadece. | He wanted to get warm. |
Bizimle yatıp ısınmak için yapıyor, planlarını bozuyorsun. | So he can climb into our bed and get warm. You're ruining his alibi. |
Dışarısı soğuk olabilir ama benim cazımla ısınmak üzere. | - Yeah. - It might be cold outside, but it's about to get warm all up in my jazz. |
Hadi kışmış ve kar yağıyormuş gibi yapalım. Sen ısınmak için benim evime gelmiş ol. | Let's say it's winter, and there's snow and you come to my house to get warm. |
Annem, eğer başını bu şekilde sararsan hemen ısınırsın demişti. | My mom told me that if you wrap your head like this, you'll get warm. |
Biraz ısınırsın. | You need to get warm. |
Kuyruklu yıldız Güneş'e yaklaştıkça bu durum devam eder. Ve daha da ısınır. Ve daha da çok gaz açığa çıkar. | As the comet continues to approach the Sun and gets warmer, more and more gas is released. |