Evsiz yurttaşlarımız, toplumumuzun çatlaklarından düşen insanlar bizlerden en az ilgiyi ve çabayı bekleyenler. Öyle görünüyor ki kendilerini politikacılara sevdirmek için ellerinde çok az şey var. | Our homeless citizens, those who have fallen through the cracks of our society, those who command the least of our attentions and efforts, they seemingly have little to endear themselves to politicians. |
Sekiz yaşındaki Tery Thomas veya el değmemiş süpermodel Lauren Hutton'a kendini sevdirmek için olabilir. | Which would be endearing on an 8-year-old, maybe Terry-Thomas or the original supermodel, Lauren Hutton. |
imparatora seni sevdirmek için zorluk çekeceğim. | That is hardly likely to endear you to the emperor. |
İnsanlara kendini sevdirmek nedir, bilir misin? | You sure know how to endear yourself to people, eh? |
Ben yerel dilimle insanlara kendimi sevdiririm. | My vernacular endears me to people. |