! Seninle yaşamak bile mutlu olmama yetiyordu. | I would have been satisfied just to have been able to live with you! |
" Doya doya bu anımı yaşamak için geldim..." | "l am going to live every moment..." |
" Sizin için yaşamak istiyorum..." | "We want to live for you." |
"...artık ailemle huzur içinde yaşamak istiyorum. | "...that I want to live in peace with my folks." |
"...onu orada bırakan canavar yaptığıyla yaşamak zorunda," dedim. | The monster who left her there has to live with himself." |
"Ben Yangtze Nehrinin başında yaşarım, Sen ağzında..." | "I live at the head of the Yangtze River, you live at its mouth" |
"Ben gençlikte acı dolu ama olgunluk yıllarında leziz yalnızlıkta yaşarım." | "I live in that solitude that is painful in youth, "but delicious in the years of maturity." |
"Giderim, her yere giderim, giderim. Rahibin kızı gibi yaşarım." "Gitar çalar, yaşarım." | When I get away, I'm going to live there with my parrot, and play the ukulele. |
"Korkuyla yaşarım beni yer bitirir akşamları güneşin batmaya başladığını gördüğümde, korkmaya başlarım çünkü gecenin ölüm getireceğini bilirim." | "I live in fear. It consumes me. In the early evening, when I see the sun begin to fade, the fear comes. |
"Senden gelecek bir tatlı söz ve ben yaşarım. | "One warm word from you and I live. |
"...100 yaşına kadar yaşarsın." diyor. | "you'll live to be 100." |
"Beyaz bir evde yaşarsın, okula atla gidersin... "...kahvaltıda portakalları ağaçtan koparırsın." | You'd live in a white house, ride a horse to school and you'd pick oranges off the trees for your breakfast' |
"Dinlenirsin, yaşarsın ve tekrar dinlenirsin. | "You rest and live and rest again. |
"Dövüşür ve kaçarsan, tekrar dövüşmek için bir gün daha yaşarsın." | "He who fights and runs away, may live to fight another day." |
"Sadece bir kere yaşarsın" öldün mü öldün demektir. | "You only live once" also means when you die, you die! |
"Bana inanıyor, ölmüş olmasına rağmen yaşayacak" "kim beni yaşar ve bana inanırsa o kişi asla ölmeyecek." | "He that believes in me, though he were dead, yet shall he live "and whoever lives and believes in me shall never die..." |
"Bir kişi, iki kişi gibi yaşar | "One lives as two |
"Birbirine bağlı aileler sonsuza dek yaşar." | "The family that sticks together lives forever." |
"Doğduğum yerde kimler yaşar" | Who lives where I am born? |
"Erkek liderliği umutsuzlukla yaşar... | "The mass of men lead lives of quiet desperation |
"Büyük bir evde yaşayacağım ve bir kızım bir oğlum olacak." | "I will live in a big house with a beautiful son and daughter." |
#Neden her kalp vuruşum can atıyor... #...senin güçlü arzularına... #...yaşayacağım, sevgilim. | Why is every heartbeat yearning? On the strength of your ambitions I will live, my beloved. |
#Sana sınırsız güveniyorum# #Senin kanatların altında yaşayacağım# | You are boundless faith l will live in your care |
- Bazıları bana öyle der, evet... Güneş altında yaşamış bir çok adamdan daha uzun yaşadım. Bugünden sonra da bir çoğundan daha uzun yaşayacağım. | Some call me by that name, yes... but I've lived more lives than any man under the sun... and will live many more beyond this day. |
- Nerede olursam olayım bir Joseonlu olarak yaşayacağım. | - When you come back, I... - Wherever I am... I will live the rest of my days as a subject of Joseon. |
"... yaşadım" | "In the name of love, I lived:" |
"Ben Tanrı'nın huzurunda tertemiz bir vicdanla yaşadım." | "I have lived in all good conscience before God." |
"Hayatımı yaşadım...." | "I lived my life.." |
"Iowa, Güney Dakota, Kansas biraz da Kuzey Dakota'da yaşadım. | "lived in Iowa, South Dakota, Kansas, North Dakota, for a little bit. |
"O kadar uzun zamandır böyle yaşadım ki, Amy. | '"I've lived with this so long, Amy. |
Artık ben Sachin'in para ödeyen bir arkadaşı olarak yaşıyorum.. | Till now l was living as a Paying guest with Sachin.. |
Ben de onuncu defadır gelmediğin için Manny'nin kapı önünde ağladığı dünde yaşıyorum mesela. | Well, I was living in the yesterday When manny am crying outside that door 'cause you didn't show up for the tenth time. |
Cate. Fresno'da yaşıyorum, ...anneme göz kulak oluyorum, kim daha kötü olabilir ki? | Oh, Cate, I was living in Fresno taking care of my mom, |
Orada yaşıyorum. | I was living there. |
Önceden metro da yaşıyorum, ama şimdi bak... | Before you, I was living on a subway, and now look. |