- Bir tane yapabilmek için geminin elektronik aksamının 3'te 2'sini parçalamalı sonra da onu çalıştırabilmek için, ana sürücüyü gemiden indirmemiz gerekir. | - To build one... we'd cannibalize about two-thirds of the ship's electronic gear... and then unship the main drive to juice it. |
- Bu konuda şaka yapabilmek güzel. | - Good to know we can joke about it. |
- Omlet yapabilmek için yumurta gerekir. | -You can't make an omelette... |
- Sam bu yarışmayı, onun gerçek yüzünü ortaya seren bir konuşma yapabilmek için kazanacağım. | I'm going to win this contest so I can make a speech denouncing it. |
- Öyle mi? Dağıtımı daha iyi yapabilmek için. | So's I can run the distribution more hands-on. |
! - Ne yapabilirim ki? | - What can I do? |
! Bulusma hakkini kaybetmis olabilirsin, ama sana daha iyisini yapabilirim. | You may have lost your conjugals, but I can do you one better. |
" Keman çalamam ama bir kenti büyük bir devlet yapabilirim." | " l cannot fiddle, but l can make a great state from a little city." |
" Nasılsın, sana ne yapabilirim" der. | "How you doing? What can I do for you?" |
" senden bir adam yapabilirim, çünkü ben bir kadınım" | And I can make a man out of you 'Cause I'm a woman |
" Bunu ikimiz için yapabilirsin. " | 揑 never made it, see, but you can do it, kid. |
" İşte, şimdi yapabilirsin Mietek! | Now you can do it, Mietek. |
"'Bunu yapabilirsin', dedi Giltoy dostuna, defalarca." | "'You can do this', Giltoy told his friend, over and over." |
"...sanatını kötüleştirmez, bunu ancak sen yapabilirsin." | "...doesn't corrupt your art, only you can do that. |
"Aman neyse, ne istiyorsan yapabilirsin, hak ediyorsun" ifadesi. | That's his "oh, it's okay. You can do whatever you want, you deserve it" face. |
"... bunu şu şekilde yapabilir miyiz, yani ..." | "can we actually do that, like |
"2012 Yılı Kamu Hizmeti Görevli Alımı" Oppa, acaba diyorum ben de kamu hizmeti yapabilir miyim? | Recruiting civil service officers.' oppa, about that fine... can I perhaps replace it with community service~? |
"A", değer verdiğimiz herhangi birine bunu yapabilir yani. | "A" can do that to anyone that we care about. |
"Afedersiniz, efendim, zam yapabilir misiniz?" | "Excuse me, sir, can I have a raise?" |
"Alelade bir araba hırsızı, herhangi bir arabaya düz kontak yapabilir." "Özel yapım, kapatma anahtarlı bir yarış arabasıyla uğraşmak ise özel yetenekler gerektirir." | Any run-of-the-mill car thief can hot-wire a standard vehicle, but dealing with a custom hot rod equipped with a kill switch requires special skills. |
"Bunu senin için nasıl yapabildim" mi demek istedin? | You mean how could I do this for you? |
"Nasıl oldu da bu kadar aptalca bir şey yapabildim?" | "How could I allow myself to do something so stupid?" |
- Bu kadarını yapabildim. | - it's the best I could do. |
- Bunu bana nasıl yapabildim? | - How could you do this to me? |
- Bunu nasıl yapabildim? | - How could I have done that? |