| "Annen seni tanıştırmak istiyor." | "Mummy wants to introduce you." |
| "X, N'i çağırdı." "onu babasıyla tanıştırmak istediğini söyledi. N," | "X called N and said he'd introduce her to his father. |
| - Baba, birini tanıştırmak istiyorum. | -Dad, I want to introduce someone. |
| - Baba, seni tanıştırmak istediğim... | Father, This is I'd like to introduce you to |
| - Bende. Sana iyi olan yarımı tanıştırmak isterim. | I'd like to introduce you to my better half. |
| "Sizi büyük bir memnuniyetle tanıştırırım, "ama ismini sarfı nazar edeceksiniz, kaldı ki hiçbirimiz bilmiyoruz. | "I will gladly introduce you, but you will have to forego her name -- -- none of us know it. |
| - Evet, belki eğer şanslıysan seni onunla bir ara tanıştırırım. | - Yeah, maybe if you're lucky I'll introduce you to him sometime. |
| - Gösteriden sonra sizi tanıştırırım. | - I'll introduce you after the show. |
| - Harika, Koç. Seni çocuklarla tanıştırırım. | - I'll introduce you to the kids. |
| - Penny' e bir dahaki gelişinde bizim masaya gel, hem bir şeyler içer hem de seni bir kaç arkadaşla tanıştırırım. | - And next time you're down at the penny, come by our table for a pint, and I'll introduce you to some of the guys. |
| - Onları eve getirir, tanıştırırsın ...ve sonra da yok olurlar. | - You bring them home, introduce them and then they vanish. |
| - Sen tanıştırırsın diyordum. | I thought you were going to introduce me. |
| Belki beni sen tanıştırırsın ha? | Maybe you will introduce me, huh? |
| Belki bir dahaki sefere bir şeyler bilen biriyle tanıştırırsın. | Maybe next time you can introduce me to someone more knowledgeable. |
| Belki bir gün beni aşağıya götürüp arkadaşın Roy'la tanıştırırsın. | And maybe one day you can take me downstairs and introduce me to your friend Roy. |
| Muhbirim beni çevredekilerle tanıştırır. | My ci introduces me around. |
| Walter, kıskandırma amacıyla onu Clara ile tanıştırır. | Walter introduces her to Clara, hoping to make her jealous. |
| - Onu seninle tanıştıracağım. | - I will introduce him to you. |
| - Seni birçok kişiyle tanıştıracağım, daha fazla rahata kavuşacaksın. Tamam mı? | - I will introduce you to a lot of people, you'll be more comfortable, ok? |
| - Sizi Philidor ile tanıştıracağım. | - I will introduce you to Philidor. |
| - Teşekkür ederim. Seni biriyle tanıştıracağım. | I will introduce you to someone. |
| ..ve bende seni lise öğrencileriyle tanıştıracağım. | I will introduce you to high school students. |
| "Evet sizi ben tanıştırdım. | "I introduced you!" |
| - Anne, şimdi tanıştırdım ya. | - Mama, I just introduced him. |
| - Emma'yı onlarla ben tanıştırdım. | - I introduced her to them. |
| - Hayır, onları tanıştırdım ve sonra çıktım. | - No. I introduced them and then I left. |
| - Ne..? - sana söyledim, Onları tanıştırdım. | I told you,I introduced them. |
