"Siz yalnızca bu anı mutlu kılmak için ölen tüm o insanları düşünün." | You just think of all the folks that died to make those moments happen. |
** Mümkün kılmak için herşeyi elimden gelenin en iyisini deneyeceğim ** | ** That you need That you really, really need ** ** I try my best to make everything succeed ** |
- Bak tek isteğim New York'u ve Amerika'yı herkes için daha yaşanılır kılmak. | - Look... I just want to do my part to make new york and america a little bit cooler for everyone. |
- Bu hapishaneyi kadınlara daha yaşanır kılmak için. | You're here because I wanna make this prison a better place for the women. |
- Buradaki hayatı tatsız kılmak adına. | - Just make life in here unpleasant. |
Ben mümkün kıldım. | I made that possible. |
Ben onu eşsiz kıldım. | I made her unique. |
Bir hata yaptığımda karar kıldım. | That I made a mistake. |
Bu yüzden her birinin üzerinde oynama yapıp bunu mümkün kıldım ve onları etkileyici bir şekle soktum. | I thought, this is great, so I just fiddled with each one I did, and made that happen, made them move in an expressive way. |
Bunu imkansız kıldım. | I made that possible. |
Ama ben bu anı unutulmaz kılacağım. | But I will make it unforgettable. |
Ben de, mümkün kılacağım bu evliliği. | I will make this marriage possible. |
Senden büyük bir millet yapacağım seni mübarek kılacağım ve adını büyük edeceğim.' | I will make of thee a great nation and I will bless thee and make thy name great. " |
Yarın gece, atalarımız tarafından inşa edilen mukaddes mağarada bu rüyayı gerçek kılacağım. | Tomorrow night, in the sacred cave built by our ancestors... I will make that dream a reality. |
sen birkaç şeye inandın, ve ben seni birçok şey üzerine hakim kılacağım"? | thou hast been faithful over a few things, and I will make thee ruler over many things"? |