Kazanmak (to win) conjugation

Turkish
32 examples
This verb can also mean the following: gain

Conjugation of kazanmak

Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
kazanırım
I win
kazanırsın
you win
kazanır
he/she/it wins
kazanırız
we win
kazanırsınız
you all win
kazanırlar
they win
Past tense
kazandım
I won
kazandın
you won
kazandı
he/she/it won
kazandık
we won
kazandınız
you all won
kazandılar
they won
Future tense
kazanacağım
I will win
kazanacaksın
you will win
kazanacak
he/she/it will win
kazanacağız
we will win
kazanacaksınız
you all will win
kazanacaklar
they will win
Present continuous tense
kazanıyorum
I am winning
kazanıyorsun
you are winning
kazanıyor
he/she/it is winning
kazanıyoruz
we are winning
kazanıyorsunuz
you all are winning
kazanıyorlar
they are winning
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
kazanıyordum
I was winning
kazanıyordun
you were winning
kazanıyordu
he/she/it was winning
kazanıyorduk
we were winning
kazanıyordunuz
you all were winning
kazanıyorlardı
they were winning
Present negative tense
kazanmam
I do not win
kazanmazsın
you do not win
kazanmaz
he/she/it do not win
kazanmayız
we do not win
kazanmazsınız
you all do not win
kazanmazlar
they do not win
Present continuous negative tense
kazanmıyorum
I am not winning
kazanmıyorsun
you are not winning
kazanmıyor
he/she/it is not winning
kazanmıyoruz
we are not winning
kazanmıyorsunuz
you all are not winning
kazanmıyorlar
they are not winning
Past negative tense
kazanmadım
I did not win
kazanmadın
you did not win
kazanmadı
he/she/it did not win
kazanmadık
we did not win
kazanmadınız
you all did not win
kazanmadılar
they did not win
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
kazanmıyordum
I was not winning
kazanmıyordun
you were not winning
kazanmıyordu
he/she/it was not winning
kazanmıyorduk
we were not winning
kazanmıyordunuz
you all were not winning
kazanmıyordular
they were not winning
Future negative tense
kazanmayacağım
I will not win
kazanmayacaksın
you will not win
kazanmayacak
he/she/it will not win
kazanmayacağız
we will not win
kazanmayacaksınız
you all will not win
kazanmayacaklar
they will not win
Present interrogative tense
kazanır mıyım?
do I win?
kazanır mısın?
do you win?
kazanır mı?
does he/she win?
kazanır mıyız?
do we win?
kazanır mısınız?
do you all win?
kazanırlar mı?
do they win?
Present continuous interrogative tense
kazanıyor muyum?
am I winning?
kazanıyor musun?
are you winning?
kazanıyor mu?
is he/she winning?
kazanıyor muyuz?
are we winning?
kazanıyor musunuz?
are you all winning?
kazanıyorlar mı?
are they winning?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
kazandım mı?
did I win?
kazandın mı?
did you win?
kazandı mı?
did he/she win?
kazandık mı?
did we win?
kazandınız mı?
did you all win?
kazandılar mı?
did they win?
Past continuous interrogative tense
kazanıyor muydum?
was I winning?
kazanıyor muydun?
were you winning?
kazanıyor muydu?
was he/she winning?
kazanıyor muyduk?
were we winning?
kazanıyor muydunuz?
were you all winning?
kazanıyorlar mıydı?
were they winning?
Future interrogative tense
kazanacak mıyım?
will I win?
kazanacak mısın?
will you win?
kazanacak mı?
will he/she win?
kazanacak mıyız?
will we win?
kazanacak mısınız?
will you all win?
kazanacaklar mı?
will they win?
Present negative interrogative tense
kazanmaz mıyım?
do I not win?
kazanmaz mısın?
do you not win?
kazanmaz mı?
does he/she not win?
kazanmaz mıyız?
do we not win?
kazanmaz mısınız?
do you all not win?
kazanmazlar mı?
do they not win?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
kazanmıyor muyum?
am I not winning?
kazanmıyor musun?
are you not winning?
kazanmıyor mu?
is he/she not winning?
kazanmıyor muyuz?
are we not winning?
kazanmıyor musunuz?
are you all not winning?
kazanmıyorlar mı?
are they not winning?
Past negative interrogative tense
kazanmadım mı?
did I not win?
kazanmadın mı?
did you not win?
kazanmadı mı?
did he/she not win?
kazanmadık mı?
did we not win?
kazanmadınız mı?
did you all not win?
kazanmadılar mı?
did they not win?
Past continuous negative interrogative tense
kazanmıyor muydum?
was I not winning?
kazanmıyor muydun?
were you not winning?
kazanmıyor muydu?
was he/she not winning?
kazanmıyor muyduk?
were we not winning?
kazanmıyor muydunuz?
were you all not winning?
kazanmıyorlar mıydı?
were they not winning?
Future negative interrogative tense
kazanmayacak mıyım?
will I not win?
kazanmayacak mısın?
will you not win?
kazanmayacak mı?
will he/she not win?
kazanmayacak mıyız?
will we not win?
kazanmayacak mısınız?
will you all not win?
kazanmayacaklar mı?
will they not win?

Examples of kazanmak

Example in TurkishTranslation in English
"...kalbini kazanmak için tek yol olduğunu gördü.""were the only way to win over the headstrong Sheeba. "
"...kan damladı tekerleklerden." "Ama, Peleus'un oğlu zafer kazanmak için bastırdı..." "...karşı koyulamaz ellerinden pıhtılaşmış kanı damlarken.""But the son of Peleus pressed on to win glory, flecking with gore his irresistible hands."
"...ve sene sonuna kadar mücadeleyi kazanmak için özel bir bölüm kurdu." - Ne?"...to fight and win the battle against this disease by the year's end."
"Ama bizi güzel konuşmalarla geri kazanmak için çok geç." Buda n...?"But it's too late to win us back with sweet talk."
"Baskı yapmak gibi olmasın, ama kazanmak zorundasın!"- No pressure, but you gotta win it.
"Belki bu defa ben kazanırım."Maybe this time, l'll win.
"Hem hikâye anlatıcılığı hem de şiir alanında yakında Nobel ödülü kazanırım."I shall soon win the Nobel Prize "for both storytelling and poetry.
# Hep kazanırım, kazanır, kazanır #♪ All I do is win, win, win ♪
'Ben her zaman kitleyi kazanırım.''I always win an audience.'
* Belki bu sefer, kazanırım *Maybe this time, I'll win
"Biraz kazanırsın, biraz kaybedersin."You win some, you lose some.
"Eğer yaşıyorsan,sen kazanırsın. ""If you live, you win,"
"Umarım kazanırsın!"I hope you win!"
"Ve ikincisi, ne cüretle kazanırsın?""And number two, how dare you win?"
"ya sen kazanırsın ya ben kaybederim""You win and l lose"
"Amerika siyah bir başkana?" Umarım Barack kazanır, dostum."Is America ready for a black..." I hope Barack wins, man.
"Arabaya en az zararla... "canlı hayvanı teslim eden minivan kazanır. - Hadi ya!"The minivan that delivers its livestock with the least damage to the car wins." Come on!
"En hızlı turu yapan, kazanır.""Whoever posts the fastest time wins."
"Fıçıyı sütle ilk dolduran takım, Babe'i osteoporozdan kurtarıp, yarışmayı kazanır.""The first team to fill their barrel with milk... and save Babe from osteoporosis wins."
"Kasa her zaman kazanır.""The Establishment always wins."
"Ama haberin olsun kalbimi yeniden kazandım.""But let me tell you, you've won my heart"
"Attan kazandım" dedi.- He says he won it on a horse.
"Dünyaları kazandım ama kalbimi sana kaptırdım.""l won the world when l lost my heart to you."
"En Çok Değişen." ödülünü bile kazandım.I even won an award: "Most Changed."
- Anne! Yılın Öğrencisi Kupası'nı kazanacağım.I will win Student of the Year trophy...
- Ben kazanacağım...- I will win...
-Hayır ben kazanacağım.Nay! I will win for you.
Ama ben seni kazanacağım.But I will win you.
Ama savaşı kazanacağım.But I will win the battle.
Ben kazanıyorum.I am winning.
Böylece, sen kaybediyorsun ve ben kazanıyorum.So, you're losing and I am winning.
Şu anda hepsiyle bir başıma mücadele ediyorum ve kazanıyorum.Now, I am fighting them all on my own, and I am winning.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Random

karşılaşmak
encounter
katlatmak
do
kaynaştırmak
let somebody to coalesce
kaynaştırtılmak
find somebody to let somebody else to be coalesced
kazanılmak
gain
kazaya bırakmak
leave accident
kazılmak
do
keli kızmak
do
kemik kesilmek
bone to be cut
kemirmek
gnaw

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'win':

None found.
Learning languages?