- Her neyse, demek istediğim, selülitle Chompers'ı karıştırmak çok kolaymış. | - Anyhoo, point being, they said it was easy to confuse cellulitis with Chompers. |
- Polisin kafasını karıştırmak için. | To confuse the police. |
- Soruşturmayı karıştırmak için. | -Why? -To confuse the investigation. |
- Sırf sizin kafanızı karıştırmak içindi. | - Just to confuse you lads. |
Ama kafalarını karıştırmak çok kolay. | But, it's easy to confuse them. |
Bunları bazen karıştırırım. Sen karıştırmaz mısın? | I get them confused sometimes, don't you? |
Bunları hep karıştırırım işte. | I always get those confused. |
Bunları hep karıştırırım-- anemi, pedikür, epidermal. | I always get those confused... enema, pedicure, epidermal. |
Hep ikisini birbirine karıştırırım. | I always get those two confused. |
Hep karıştırırım da. | I get them confused. |
Aksi halde seyircinin kafasını karıştırırsın. | Otherwise you confuse the audience. |
Ama nasıl olur da Anselmo'yu babamla karıştırırsın? | But how could you confuse Anselmo with my father? |
Anca kafasını karıştırırsın. | You're just gonna confuse him. |
Bazen bir gülücüğün nasıl kullanılacağını karıştırırsın. | Sometimes you get very confused by the use of a simile. |
Fazla seksisin, akıllarını karıştırırsın. | You're too hot. You'll confuse them. |
"İhtiyari" insanların kafasını karıştırır. | "Discretionary" confuses people. |
- Aklını en çok ne karıştırır? | - What confuses you most? |
- Onun dışındaki herşey kafasını karıştırır. | - Anything else confuses him. |
- Çünkü zaten karışık bi durum ... bu daha çok kafa karıştırır, Ivan'ı iş ortağın olması için davet edersin... ve sonra Ivan bunu daha geniş bi davetiye zanneder. | - Because it further confuses ... an already complicated situation, you invite Ivan to be your business partner ... and then Ivan takes that as a broader invitation. |
Aklımı karıştırır işte. | He confuses me. He... |
- Galiba ikimizinde kafasını karıştırdım. | - I think I've confused us both. |
- Galiba kafanı karıştırdım. | - I think I've confused you. |
- Günleri karıştırdım. | - I was confused with the days. |
- Sizi biriyle karıştırdım. | - I have confused you with another. |
Adını karıştırdım. | I'm, I'm confused, uh... |