Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Hatta şu an fabrika bile kapanmak üzere. | And now even the plant's about to close down. |
O'Connor'ın kapanmak zorunda olduğunu duydum. | I hear O'Connor had to close down. |
Tabi ki bu, Natesville'deki tek bir yıldızlı pansiyonun kapanmak zorunda olduğu anlamına geliyordu. | Of course, that did mean that Natesville's only one-star bed and breakfast would have to close down. |
İçine kapanır. | She... She closes down. Okay. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
English | close down |