Dolaşmak (to wander) conjugation

Turkish
23 examples

Conjugation of eiti

Ben
Sen
O
Present tense
dolaşırım
I wander
dolaşırsın
you wander
dolaşır
he/she/it wanders
Future tense
dolaşacağım
I will wander
-
-
Past tense
dolaştım
I wandered
-
-
Present continuous tense
dolaşıyorum
I am wandering
-
-

Examples of dolaşmak

Example in TurkishTranslation in English
"Bazen çemberler içinde dolaşmak,""Sometimes wandering in circles,"
"Komşunun evinde dolaşmak yok.""Don't wander into the neighbour's house."
- Dinle Karan, çok uzakta dolaşmak yok, tamam mı?- Karan, don't wander too far off.
- Çevreyi dolaşmak ister misin?- Want to wander around?
Ailesi onun evden bir kaç gece önce dolaşmak için çıktığını söylediler.Family said he wandered away from home a couple of nights ago. He had been drinking.
"Aç karnına, bir başıma, avare dolaşırım yalçın tepelerde. Bedenim çileler içinde.""All alone and famished, wandering on a steep hill, thorns tearing at my flesh..."
Bazen ormana gider, gözlerimi kapatır ağaçlara, çimlere ve kayalara dokunarak dolaşırım.Sometimes... I go into the forest... and shut my eyes... and just wander around touching trees and grass and boulders.
Bu yüzden sıklıkla kalkar, dolaşırım.I'm often up late, wandering.
Geç vakitlerde sıklıkla kalkar, dolaşırım.So I'm often up late, wandering.
Her halde etrafta dolaşırım.I guess I'll just wander around.
Sivri zağar gibi dolaşırsın dışarıda.You will be wandering in the street like a stray dog.
Çocuk müzesinde "Uyuşturucu kullanmayın" yazan dar elbise ve şapkayla dolaşırsın.You wander through the children's museum in a unitard and a hat, "Don't do drugs."
Öyleyse dünyayı dolaşırsın ben asılmak durumundayım.Then wander the world, for hanged I must be.
- Tamam. - Çinli göçmen ülkeyi dolaşır.- chinese immigrant wanders the land.
Ama ölene bakacak biri yoksa "ngor gui" olarak amaçsızca dolaşır.But, if there is no one to care for him, he wanders as a ngor gui.
Biraz dolaşır mıymış?She "wanders" a lit...
Herkül talihsiz bir şekilde Hera'nın elmalarını arayarak tam bir yıl dolaşır.Hercules wanders for years in the search of Hera's Apples... with no luck.
Ruh vücudu terk edip gayesiz bir şekilde karanlıkta dolaşır durur.Then the spirit leaves the body and wanders aimlessly in darkness.
"" Ben dolaştım var için ...""For I have wandered through...
"Uzun yıllar boyunca dolaştım."I wandered for a long time.
- Prenses yeniden dolaştım etti.- Princess has wandered off again.
13 bölümün olduğu Slipstream, kör bir biçimde dolaştım Triangulum 'a arkada sendelemeyi idare edinceye kadarI wandered the slipstream blind for 13 months until I managed to stagger back to Triangulum.
Ben bütün ülkeyi dolaştım Bir çingene gibiI've wandered the land. Much like a gypsy.

More Turkish verbs

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'wander':

None found.
Learning languages?