Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Bunu biplemek zorunda kaldığımıza inanamıyorum. | I can't believe we had to bleep that. |
Dizinin sonlarına doğru anladım ki birçok çığlık ve kötü kelimeyi biplemek zorunda kalmışlar. | I understand toward the end of the show they had to bleep out a lot of screaming and foul language. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
English | bleep | German | piepen |